DAĞ FARE DOĞURDU
Mustafa KARAÇİZMELİ
20 Şubat 2010, Türkiye emekçileri için önemli bir tarihtir. Ankara Sakarya Meydanı ve Direniş Sokağı’ndaki eylem çadırları o gün on binlerce konuk ağırladı. Aslında konuk sözcüğü pek uygun değil. O gün ve gece herkes ev sahibiydi. Çeşitli siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, duyarlı yurttaşlar yan yana, omuz omuzaydı. O muhteşem gecede, direnen TEKEL işçileri ve onlara destek amacıyla yurdun dört bir yanından gelen dostlarla birlikte geceyi sokakta geçirme onuru bana da nasip oldu.
20 Şubat gecesi Sakarya Meydanı’nda yağmura inat coşku vardı, dayanışma vardı. Aslında yağmura da haksızlık etmemek lazım. Dostluğu pekiştirdi, eylemi güçlendirdi. Yıllar önce bir şair dostumun bana armağan ettiği kitabının ilk sayfasına yazdığı, belki kendisinin bile anımsamadığı: “Islanalım; ama uslanmayalım.” dizesini hatırladım.
20 Şubattan söz etmişken öncesine de gitmekte yarar var. Bilindiği gibi malum dört konfederasyon 12 Şubatta bir araya gelerek 20 Şubat tarihini belirlemişlerdi. Bu dört konfederasyon başkanı, başımıza dert açmayalım diye düşünüyor olmalı ki dörtlü ittifaka başkalarının girmemesi için elinden geleni yapıyor. Oysa emek mücadelesi kimsenin ipoteğinde değildir. Mücadele ne kadar geniş tutulursa o kadar etkili olur. İttifakçılar, ETUC ve ITUC’un uluslararası desteğini almak isterken, nedense kendi ülkelerinin diğer emekçilerinden can havliyle kaçıyorlar. Vardır bir nedeni elbet. Gerçi dışarıda kalanların durumu da ayrıca değerlendirilmelidir.
22 Şubatta dört konfederasyonun alacağı karar, çadırlarda ve tüm yurtta heyecanla beklenirken ajanslar, TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve TEKGIDA-İŞ Genel Başkanı Mustafa TÜRKEL’in TÜRK-İŞ Genel Sekreterliği görevinden istifa ettiğini geçiyor. Doğal olarak akla ilk gelen olasılık Konfederasyon Başkanlarının aldıkları karar beklentiyi karşılamadı oluyor. Bu konuda sabırlı olmak gerekiyor. Çünkü TÜRKEL istifasının gerekçesini daha sonra açıklayacağını söylüyor. Benimkisi sadece olasılıklardan biri. Bekleyip göreceğiz.
Gelelim can alıcı noktaya. Bu müttefik dört Konfederasyon başkanı acaba 22 Şubatta nasıl bir karar aldılar? Karardan önce belirtmekte yarar var TEKEL İşçilerinin 70 günü bulan şanlı eylemini takdir etmişler(!). Sağ olsunlar; ama anımsatmakta yarar var. Eylemi, dünya ayakta alkışlıyor. Sonra TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa KUMLU, konfederasyonların, bugüne kadar aldıkları tüm eylem kararlarında TEKEL işçisinin ve TEKGIDA-İŞ sendikasının iradesini esas aldığını vurgulayarak, "Konfederasyonlar, bundan sonra da TEKEL işçisinin iradesine uygun davranacak ve TEKGIDA-İŞ sendikasının alacağı kararlara uyacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm eylemlilikler bu kararlar üzerinden şekillendirilecektir" diyor. Soruyorum TEKGIDA-İŞ’in ve TEKEL İşçilerinin beklentisi neydi acaba? Ya da Aldığınız kararlar, TEKGIDA-İŞ’in ve TEKEL İşçilerinin içine sindi mi? Bunun yanıtını almak konusunda Sayın Konfederasyon Başkanları Sakarya’da eylem çadırlarına uğrasınlar, karşılaşacakları coşkudan(!) anlayacaklardır.
22 Şubat kararlarına devam. Varan iki: Konfederasyonlar, TEKEL işçilerinin taleplerine duyarsız kalan, işçileri açlık ve kölelik arasında tercih yapmaya zorlayan hükümeti kınamakta, hükümeti soruna acil çözüm üretmeye çağırmaktadır. Konfederasyonlar, TÜRK-İŞ önündeki eylemin TEKEL işçilerinin iradesiyle başladığını ve bu eylemin ancak ve ancak yine TEKEL işçilerinin iradesiyle bitebileceğine inanmakta, bu eyleme hükümet tarafından yapılacak müdahaleyi kabul edilemez bulmaktadır." Sezar’ın hakkı Sezar’a. Helal olsun yok bari tersini söyleseydiniz. Efendiler, TEKEL İşçisinin iradesini sağır sultan duydu. Siz duymadınız mı? Özetleyeyim: “Ölmek var, dönmek yok!” umarım anlaşılmıştır.
Varan üç: Mustafa KUMLU, TEKEL işçilerine destek için "25 Şubat'ta meşaleli yürüyüşler ve kitlesel basın açıklamaları yapılmasına; 27 Şubat'ta 2 saatlik oturma eylemi yapılmasına karar verdiklerini" bildirdi. Harika, sonra? Sonrası müthiş. Başbakan duysa kanı donar. Hemen TEKEL İşçilerinin beklentilerine yanıt verir. Merak ettiniz değil mi? Varan dört: TÜRK-İŞ Genel Başkanı KUMLU, "Öncelikli istemlerinin karşılanmaması ve bu etkinliklerin hükümet nezdinde bir sonuç vermemesi halinde, 26 Mayıs 2010 tarihinde bu 4 konfederasyon ve bu konfederasyonlara üye tüm sendikaların birlikte sahipleneceği ve üretimden gelen gücün kullanılacağı genel bir eylem yapılmasının uygun olacağına karar verildiğini" söylüyor. Dahası var. Gazeteci soruyor: "Genel eylem kararı üretimin durması anlamını mı taşıyor?" diye. İşte, Genel Başkan Mustafa KUMLU’dan müthiş yanıt: "O zaman ne yapacağımızı kararlaştıracağız. Şunu net söylemek gerekiyorsa, şu anda eylemliliği dondurmuyoruz, tam tersine eylemliliği ve mücadelemizi büyütüyoruz. Bu TEKEL eylemi ile ilgili değil, çalışma hayatına ilişkin yapılmasını talep ettiğimiz şeylerle ilgili". Bu yanıt bana kulakları çınlasın 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman DEMİREL’i hatırlattı. Peki Size?... Peşin parayı görünce nasıl da güldünüz değil mi?...
Sonuç: biz biliyoruz da bilmeyenlerin gözünde dağ gibi duranlar, bu deyim tam da size göre; dağ fare doğurdu. Saygıyla…
Yaşasın TEKEL İşçilerinin şanlı direnişi!
Yaşasın gerçek direnenler!
|